BRÜKSEL – Türk Hava Yolları İstanbul ile Brüksel arasındaki uçuş sayısını artırıyor. Haftada 17’den 21’e çıkarıyor. Her gün Avrupa başkenti ile eski imparatorluklar başkenti arasında üç uçuş olacak bundan böyle. Bir süredir Ankara’dan da doğrudan uçuşlar başladı fakat henüz seyrekler. Ulaşım hatlarında Ankara-Brüksel ekseni esas olarak İstanbul’dan geçiyor. Belki simgesel bir anlamı da vardır bu durumun.
Daha çok uçuşu gerekli kılan ticari nedenlere paralel olarak, 2009 yılının başından itibaren Brüksel’de Türkiye bağlantılı etkinlikler artışta. Halbuki bu dönemde AB gündeminde öncelikli olarak Türkiye yok. Küresel ekonomik kriz, iklim değişikliği ve enerji politikaları, yaklaşan Avrupa Parlamentosu seçimleri, Lizbon Antlaşması’nın İrlanda’da tekrar referanduma sunulması gibi konular ön planda.
Özel olarak AB’nin genişleme dosyasında da, her dönem açılan iki müzakere başlığı dışında Türkiye sıcak bir konu değil. Yalnızca Nabucco doğalgaz hattı görüşmelerinin üyelik sürecine stratejik etkisi söz konusu olabilir. Biraz da Davos-Gazze ekseninden olumluluk ve olumsuzluğu yumağı yansımalar. Türkiye ancak yıl sonuna doğru, Kıbrıs bağlamında genişleme gündeminde birinci madde olacak.
Bu arada Hırvatistan ile müzakerelerde son aşamalar yaklaşıyor. Fakat AB üyesi Slovenya, eski Yugoslavya federasyonu ortağına zorluk çıkarmakta. Sınır anlaşmazlıkları yüzünden bazı müzakere başlıklarını veto ediyor. Diğer bir genişleme dosyası Balkanlar. Sırbistan, Makedonya ve Bosna için bir yol haritası çizme çabaları sürmekte. Yeni bir konu ise İzlanda. Çöken bankacılık sisteminin enkazı altında kalan bu ülke en sol şeritten hızla AB üyeliği yoluna girebilir.

Türkiye’de derin Avrupa
Türkiye Brüksel gündeminde bu nedenlerden dolayı ön sıralarda değil. Fakat siyaset, ekonomi, teknoloji gibi farklı alanlarda Brüksel Türk etkinliği kaynıyor. Bu durum simetrik olarak Türkiye için de geçerli. Gündem yerel seçimler, yolsuzluklar, kriz, IMF, Ergenekon, Davos ve değişmez madde futbol ile dolu. Diğer yandan, toplumun farklı katmanlarında AB bağlantılı çalışmalar yayılmakta. Sivil toplum platformları akademik dünya, yerel yönetimler, özel sektör ve bürokrasi gibi her kesimde dikkat çeken bir değişim var. AB konusu olması gereken niteliğe doğru bir evrim içinde: kendi başına bir alan değil, çalışma ortamının ve toplumsal yaşamın her alanda içselleştirdiği bir boyut. Bir mucize veya tuzak arayışı değil, küresel ve yerel gerçekler ışığında bir kalkınma projesi.
Bu çerçevede örneğin Kagider kadın girişimcilik projelerini Avrupa ufkuna taşıyor. Türkcell yayınladığı yeni AB bülteni ile de bilgi toplumuna önemli bir hizmet veriyor. Veteriner Hekim Platformu internette önemli bir AB bilgi akışını başarıyor. Her ilde belediyelerde, vilayetlerde, güvenlik, ulaştırma, sağlık, sanayi, turizm ve tarım ile ilgili kurumlarda AB çalışmaları çoğalıyor. Üniversiteler AB’nin eğitim ve öğrenci değişim programlarıyla dünyaya açılıyor. Teknoloji projeleri, altyapı yatırımları, kadın hakları, kültürel miras, doğa veya kamu sağlığını koruma amaçlı girişimler AB sürecinde destek buluyor. Odalar, AB bilgi büroları, dernekler çalışıyor. Toplum çalışıyor, somut işlerle uğraşıyor, ilerliyor. Bu hareketlilik yavaş yavaş Brüksel’e yansıyor.
AB başkentindeki Türkiye trafiğinin siyasal çerçevesi 2009 başından itibaren daha iyi belirginleşti. Geçen yılı hükümet AB’ye uyum için Ulusal Program’ı meclisten geçirerek, ana muhalefet de AB’ye tam üyeliğe daha ayrıntılı destek veren yeni bir program ve Brüksel’de etkin bir temsilcilik açarak kapatmıştı. Ocak başında AB için ayrı bir devlet bakanlığı tesis edildi. Yeni başmüzakereci ve AB Genel Sekreterliği yenilenmiş bir siyasal irade desteği ile dosyalar üzerinde çalışmaya başladı. Başbakan Brüksel’e dört yıl aradan sonra geldi. Uluslararası iletişimin çağdaş gerekleri açısından eksikleri olan bir ziyaret de olsa, sonuçta mevcut duruma göre ilerleme kaydedildi. Bu arada CHP’ye AB çevrelerinden tazelenmiş açılımlar, davetler ve ziyaretler çoğaldı. AB hedefinin siyasal partiler arası bir rekabet alanı olarak daha nitelikli politikalara kavuşması fırsatı doğmakta.
Siyasetin kendi mantığına dayalı geniş gri tonlar paletinin ötesinde, son dönemde her boyutta etkinlikler artmaya başladı. İstanbul-Brüksel uçakları, kalabalıklaştı. AB başkentinde Türk yüzler çeşitlendi. Halihazırda Brüksel’de yerleşik Türk temsil mevcudiyeti iyi bir seviyede: AB, NATO ve Belçika nezdinde büyükelçilikler, Başkonsolosluk, medya, CHP, İKV, TR+, İstanbul Merkezi, Yalova Belediyesi, Tösed, Arı, Tuskon, Kagider, ABHaber.net, Tur&Bo, Eurochambres nezdinde TOBB, ETUC nezdinde Türk-İş, DİSK ve Hak-İş, Euratex’de İTKİB, YES’de TÜGİAD ve BUSINESSEUROPE nezdinde TÜSİAD ve TİSK temsilcilikleri…

Brüksel’de Türk trafiği
Yalnızca yılın ilk aylarında birçok etkinlik, bazen aynı zaman ve mekanda gerçekleşti. Örneğin geçen hafta Avrupa Parlamentosu’nda BOSMIP kokteyli vardı. Bu AB fonları destekli bir iş dünyası eğitim programı. Katılanlar yeni AB ülkeleri Bulgaristan ve Romanya ile müstakbel üyeler Hırvatistan ve Türkiye’nin özel sektör temsil kurumları uzmanları. Rekabet mevzuatı, enerji ve ulaştırma ve enerji politikaları ve iş yerinde sağlık ve güvenlik standartları gibi konuları kapsıyor. Katılımcılar o gün Brüksel’de AB Komisyonu üyeleri ve BUSINESSEUROPE dahil birçok ziyarette bulunmuşlardı. Doğal olarak da sık sık Türkiye konuşulmuştu, genelde yapıcı tonlarda. Zaten BUSINESSEUROPE, Avrupa Özel Sektör Konfederasyonu olarak AB karar alma süreci içinde çok önemli bir etki alanı oluşturmakta. Haftada birçok kez gerçekleşen toplantılarından TÜSİAD ve TİSK uzman ve temsilcileri eksik olmuyor. Hatırlatmak gerekir ki, Türkiye’nin AB üyeliği sürecine en kilit desteği veren Avrupa özel sektörü ve sendikalardır.
Aynı gün Avrupa Parlamentosu’na gelenler girişte iki farklı toplantı duyurusu ile karşılaşmaktaydılar. Biri Kürt Konferansı olarak bilinen ve bazı yönleriyle terörden kendini ayıramamakla eleştirilen girişim. Diğeri ise Tur&Bo ve Avrupa Parlamentosu tarafından düzenlenen ‘Türk Ar-Ge’ günü. Etkinliğe çok sayıda bilimsel araştırmacı, Devlet Bakanı Prof. Mehmet Aydın, Avrupa Komisyonu üyesi Janez Potocnik, TÜBİTAK Başkanı Prof. Nükhet Yetiş, AB yetkilileri ve iş dünyası katıldı. AB projelerine Türk katkısı, ortak girişimler ve gelecek yönelimleri konuşuldu. Aynı hafta değişik AB platformlarında Türkiye üzerine birçok konferans vardı. Birinde konu ESI tarafından hazırlanan “İstanbul: gerçekler, korkular ve umutlar” başlıklı film ve sonrasındaki paneldi. Diğer ikisi ise ana teması laiklik olan konferanslar. Bu vesilelerle Türkiye’den Ural Aküzüm, Gülsün Bilgehan, Nigar Göksel, Soli Özel ve Prof. Hakan Yılmaz gibi değerli konuşmacılar AB çevreleriyle analizlerini paylaştılar. Tabii konu bazen de kültür oluyor. Yazar Elif Şafak’ın İstanbul Merkezi’nde okurlarıyla buluşması gibi.
Ocak başında Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’nin Muhafazakâr Dostları grubu kuruluşunu kutlamıştı. Şubatta ise, İngiliz İşçi Partisi önderliğindeki Türkiye Dostları grubunun Avrupa Parlamentosu’nda CHP’nin de katkısıyla açılışına sıra geldi. Parlamento’nun diğer iki önemli grubu Liberaller ve Yeşiller de Türkiye konusunda yapıcı bir etkinlik içindeler her zaman. Örneğin Liberaller Ar-Ge gününden sonra mart ayında Kagider ve TÜSİAD ile ortak olarak Türkiye’de kadın hakları ve AB süreci üzerine bir konferansa destek oluyor. Aynı günlerde TÜSİAD’ın girişimiyle kurulmuş olan UBCCE (Karadeniz ve Hazar Özel Sektör Konfederasyonu) temsilcileri Brüksel’e gelerek AB Komisyonu üyeleri ve diğer yetkililerle görüşecek. CHP Başkanı Deniz Baykal da önde gelen düşünce kuruluşlarında konferans ve AB Komisyonu ve Avrupa Parlamentosu ile görüşmeler için davetli. Başmüzakereci Egemen Bağış ise Ankara-Brüksel hattında en çok uçuş mili toplamaya aday yolcu.

Anadolu semalarında Avrupa
Tüm bu trafikle eşzamanlı olarak Brüksel’deki olağan etkinliklerde de Türkiye kaçınılmaz bir konu. AB dönem başkanı Çek büyükelçiyle bir öğlen yemeği, genişlemeden sorumlu Komisyon üyesi Olli Rehn ile kahvaltı, ABD Başkanı Obama’nın yeni yönetiminin Brüksel gezisi dahilindeki toplantılar, Çin temsilciliklerinin Öküz Yılı’na girişi kutlama törenleri veya uluslararası medya mensupları ile bilgi toplumu tartışması gibi farklı etkinliklere bir Türk temsilci olarak katılınca, konunun arada bir Türkiye’ye gelmesi doğal. Yeter ki akılcı, somut verilere dayalı, ulusal, Avrupalı ve küresel boyutları dikkate alan yaklaşımlara özen gösterilsin.
Kuşkusuz, bu etkinlik yoğunluğunun asgari artı değeri yeni tanışıklıklar, daha çok bilgi ve daha geniş görüş açısı olmakta. Bazen bu yönde en ilginç katkı hiç beklenmedik bir şekilde beliriveriyor. Adana Edirne, Gaziantep ve Antalya’dan lise öğrencileri çıkıveriyor karşınıza, Brüksel’de. İzlenimlerini paylaşıyorlar ilk AB gezilerinin:
– ‘Daha soğuk bekliyorduk, halbuki herkes sıcak yaklaştı bize’.
– ‘Kentler düzenli, temiz, uygar’
– ‘Çocuk az sokaklarda’.
– ‘Önyargılar var fakat tartışmaya ve öğrenmeye açıklar’.
– ‘AB üyesi olmak için çok çalışmalıyız’.
– ‘Genciz, başarırız’…
Bu değerlendirmelerin sahipleri Milli Eğitim Bakanlığı, Avrupa Komisyonu Türkiye Temsilciliği ve AB Bilgi Büroları Ağı işbirliğinde düzenlenen öykü yarışmasında ödül alan öğrenciler: Dilan Yaman, Yunus Emre Yıldız, Sonay Tepe, Merve Sağ ve Gülçin Koç. Savaşta çocuklar, Türk ve Yunan balıkçının dostluğu, Balkanlar’da çatışmalar, I. Dünya Savaşı, kadın-erkek eşitliği ve genç kızların eğitimi gibi konulardan aldıkları ilhamla yazmışlar öykülerini. Öğretmenleri ve AB bilgi bürosu yöneticileriyle Brüksel’de başarılı bir gezi sonunda konuştuk gözlemleri hakkında.
Anadolu gezilerinin her zaman ufuk açıcı deneyimleriyle Brüksel’de karşılaşmak daha da etkileyici. Bir kere daha anladık ki, İstanbul aktarmalı Ankara-Brüksel uçuşlarının çok ötesinde bir Avrupalı Türkiye var.