Siyasal İletişim Enstitüsü’nün Yeni Raporu Yayında: Information Security and The Image of Turkey in The Global Media
Siyasal İletişim Enstitüsü (SIE), alanında uzman beş yazarın katkıda bulunduğu yeni bir rapor yayınladı. Information Security and the Image Of Turkey In the Global Media başlığıyla İngilizce olarak yayınlanan raporda, Irak ve Suriye’deki gelişmeler sonucu Batı ülkeleriyle diplomatik gerilimin tırmanması, Türkiye’nin iç siyasetinde yaşanan gelişmeler ve özellikle 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin Türkiye’nin uluslararası imajını nasıl etkilediği tartışılırken önümüzdeki döneme dair öngörüler paylaşılıyor.
Raporda, gazeteci Ahu Özyurt, Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Haluk Şahin, Barcelona merkezli araştırma kuruluşu CIDOB’dan siyaset bilimci Francis Ghiles, Washington DC merkezli Southfive Strategies’in başkanı Jason Epstein ve Viyana Üniversitesi’nde Profesör Thomas A. Bauer’in analizleri bulunuyor.
Raporun dikkat çektiği noktalar bazıları şöyle:
- Birçok Amerikalı, Türkiye hakkında hâlâ yeterli bir bilgiye sahip olmadığını düşünüyor.
- Türklerdeki farklı ideolojik yönelimlerin birleştiği nokta; 15 Temmuz darbe girişimi ertesinde batı medyasının, hedef kitlesine Türkiye‘de ne olduğunu anlatmada yetersiz kaldığını düşünmesi.
- Türkiye, 2002-2013 yılları arasında Müslüman demokrat imajıyla, İslam ve demokrasinin beraber var olabileceği imajını sunarken, 2013 sonrası bu imaj yitirilmiş ve eski aristokratik elitin yerini Müslüman kimliğinin aldığı dile getirilmeye başlamıştır.
- 2013 sonrası olayları yeni bir çerçevede takip etmeye çalışmak, sadece iletişim uzmanlarının değil aynı zamanda diplomatların ve siyasilerin de daha yakından bakması gereken bir iletişim sorunudur.
- Uluslararası bağlamda, medyanın bir ülkenin imajına olan etkisini incelemek için her zaman bilgiye ulaşabilme ve gazetecilerinin koşullarını hesaba katmayı gerektirir.
- İletişimin kültürel olarak rasyonalize edilmesi, çatışmaları ve krizleri yöneten bir araç görevi görür.
- Toplumsal iletişimin altyapısal bir alanı olan medyadan, özellikle hassas konularda toplumsal yaşamın korunmasına hizmet etmesi beklenir.